İçeriğe geç

Örf ve töre aynı mı ?

Aklımda hep kendi davranışlarımın neden bu kadar kolay “yerleşik kurallar” tarafından şekillendiği sorusu var. Bazen o kadar içselleştirmişimdir ki bu kuralların nereden geldiğini, neyi temsil ettiğini sorgulamadan davranırım. İşte bu yazıda, günlük yaşantımızda sıkça kullandığımız iki kavramın — örf ve töre — aynı olup olmadığını, insan davranışlarının ardındaki bilişsel, duygusal ve sosyal psikoloji süreçleri üzerinden mercek altına alacağım. Bu kavramları sadece kültürel paylaşımlar değil, aynı zamanda zihinsel şemalar, duygusal yönelimler ve sosyal etkileşim ağları olarak düşüneceğiz.

Örf ve Töre: Kavramsal Ayrımlar

Basitçe söylemek gerekirse, günlük dilde örf toplumun uzun süre içinde benimsenmiş alışkanlıklarını, töre ise toplumun davranışları üzerine yüklediği daha katı kuralları ifade eder. Bir gelenek, kültürel hafızada yerleşmiş davranış kalıbıdır; diğeri ise bu kalıbın toplumsal olarak “olması gereken” halidir. Bu ikisi çoğu zaman iç içe geçse de aynı şey değildir.

Psikolojik olarak baktığımızda, bireyler bu “kültürel normları” içselleştirme sürecinde farklı bilişsel ve duygusal mekanizmalar kullanır. Bu sürecin nasıl işlediğini anlamak, insan davranışlarını daha derinlemesine okumamızı sağlar.

Bilişsel Psikoloji: Zihnimizde Kuralların Oluşumu

Bilişsel psikoloji, zihinsel süreçlerin nasıl çalıştığını inceler; dikkat, bellek, öğrenme ve kavramlaşma gibi süreçler kültürel normların bireyde yerleşmesinde temel rol oynar.

Normalleşen Kalıplar

Beynimiz çevreden gelen sürekli bilgiyi kategorilere ayırır. Bu, çevremizi daha hızlı işleme mekanizmasıdır. Örf ve töre gibi kültürel normlar, tekrar tekrar karşılaşılan davranış kalıplarıdır; zamanla zihinsel şemalarımıza yerleşir. Bu, otomatik davranışlara yol açar.
– Örneğin özgül bir davranışın doğru/yanlış olarak kodlanması, bilişsel çerçevelerimizde normatif bir yer edinir.

“Biliyorsun, bizim burada şöyle yapılır” diye söylenen bir cümle, zihnimizde o davranışın sosyal bir “beklenti” olduğunu pekiştirir.

Bilişsel psikoloji alanında yapılan araştırmalar da kültürel normların zihinde nasıl şematik temsillere dönüştüğünü gösteriyor; kültürel psikoloji, kültürün bilişsel süreçler üzerinde belirleyici olduğunu ortaya koyuyor. ([EBSCO][1])

Bilişsel Çelişkiler ve Sorgulamalar

Bir davranışın “senin kültüründe doğru, benim kültürümde yanlış” olması çelişkiye neden olabilir. Bu durum, bizi kendi içsel bilişsel uyumumuzu sorgulamaya iter. Neden bazı davranışlar otomatikleşir? Hangilerini sorgularız?

Duygusal Psikoloji: Normların İçselleştirilmesindeki Duygular

Duygular, normatif davranışları sadece öğrenmemizi değil, onlara bağlı kalmamızı da sağlar. Bir davranışa karşı gurur, utanç veya aidiyet gibi hisler, o davranışı sürdürme ya da reddetme kararlarımızı şekillendirir.

Gurur, Utanç ve Aidiyet

Bir toplumda “töre” olarak kabul edilen davranışlar genellikle güçlü duygusal tepkiler üretir.
– Bir kişi törenin beklentilerini karşıladığında gurur hissedebilir.
– Beklentiler karşılanmadığında utanç veya suçluluk duyabilir.

Bu duygular, sadece bireyin içsel dünyasını etkilemekle kalmaz; aynı zamanda davranışın sosyal olarak sürdürülebilir olmasını sağlar.

Duyguların kültürler arası farklılığını da unutmamak gerekir. Araştırmalar, duyguların kültürel bağlama göre kavramsallaştırılmasının farklı olduğunu gösteriyor; bu, aynı davranışa verilen duygusal tepkinin değişken olduğunu ortaya koyuyor. ([ScienceDirect][2])

Duygusal Zekâ ve Normatif Davranışlar

DUYGUSAL ZEKÂ, kişinin hem kendi duygularını hem de başkalarının duygularını anlamasını sağlar. Bu yetenek, normlara uygun davranmayı kolaylaştırabildiği gibi, normların ne zaman sorgulanacağını da belirler.

Duygusal zekâ, bireyin
– toplumsal onaya ne kadar ihtiyaç duyduğunu,
– normatif baskıyı ne kadar içselleştirdiğini,
– hangi durumlarda davranış değişikliğine gittiğini

belirleyen kilit faktörlerden biridir.

Sosyal Etkileşim ve Normların Oluşumu

Kültürel normlar sosyal ilişkilerde hayat bulur. Her birey, davranışlarını başkalarıyla olan etkileşimler içinde şekillendirir. Sosyal psikolojiye göre, bireylerin davranışları sadece kendi düşünce ve duygularının ürünü değildir; başkalarının gerçek ya da hayali varlığı da davranışlarımızı etkiler. ([Açık Ders][3])

Uyma ve Sosyal Onay

Normlara uyma davranışı, sosyal etki olarak incelenir. Sosyal psikologlar, bireylerin başkalarının davranışlarını gözlemledikçe benzer davranışları öğrenip benimsediğini gösteriyorlar. Bu sosyal öğrenme süreci, toplumsal normların sürdürülmesinde güçlü bir mekanizmadır.
– Bir hareketin “örf” olduğuna dair bir beklenti, o davranışa uyumla pekişir.

“Töre” ise bu beklentiyi daha katı, kollektivist bir zorunluluğa dönüştürebilir.

Bu süreçte yargılama, uyum sağlama ve bazen direniş gibi sosyal psikolojik süreçler aktif hale gelir.

Normların Sosyal Cinsiyet ve Güç Dinamikleri

Toplumsal normlar sadece birey-birey etkileşiminden doğmaz; güç ilişkileri, otorite ve sosyal hiyerarşi de normatif kalıpları şekillendirir. Örneğin aile içi roller, töre algısını belirleyen önemli etmenlerdir.

Kültürel Psikoloji Perspektifi: Örf ve Töre İkiliği

Cultural Psychology gibi alanlar, kültürü sadece arka plan olarak değil, psikolojik süreçlerin ayrılmaz bir parçası olarak ele alır. ([psychology.iresearchnet.com][4]) Bu bağlamda;

Örf, kültürel ortamın bireyde şekillendirdiği bilişsel ve sosyal temsillerdir.

Töre ise bu temsillerin toplumsal anlamda yüklenmiş davranış zorunluluğu halidir.

Bu ayrım, davranışın “bilişsel kalıp mı” yoksa “duygusal ve sosyal yönden normatif baskı mı” olduğunu sorgulamamızı sağlar.

Kişisel Sorgulama: Okuyucuya Sorular

Bir an durup şu soruları kendine sor:
– Davranışlarımı toparlarken ne kadar bilişsel otomatiklik hakim?

Hangi kültürel normlar benim için içsel referans olmuş durumda?
– Duygusal zekâm normatif beklentilere uyumumu nasıl etkiliyor?
– Örf ile töre arasındaki farkı kendi yaşam deneyimlerimde nasıl görebilirim?

Bu sorular, normların sadece “kurallar” değil, zihinsel süreç ve sosyal etkileşim yumağı olduğunu fark etmene yardımcı olabilir.

Sonuç: Aynı Mı, Değil Mi?

Kısa cevap: Hayır, örf ve töre tamamen aynı şey değildir.

Örf, kültürel alışkanlıkların bilişsel ve duygusal temsilleridir;

Töre ise bu temsillerin toplumsal baskı ve beklenti mekanizmasına dönüşmüş halidir.

Psikolojik mercekten baktığımızda bu kavramlar, sadece gelenekler değil; bireyin zihinsel süreçleri, duygusal yönelimleri ve sosyal etkileşim ağları ile iç içe geçmiş davranış sistemleridir. Bu sistemleri anlamak, hem bireysel davranışlarımızı hem de toplumsal ilişkilerimizi daha net görmemizi sağlar.

[1]: “Cross-cultural psychology | Research Starters – EBSCO”

[2]: “The conceptualization of emotions across cultures: a model based on …”

[3]: “Sosyal psikoloji – Ankara Üniversitesi”

[4]: “Cultural Psychology – Social Psychology – iResearchNet”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
hiltonbet güncel tulipbet giriş